27 Temmuz 2011 Çarşamba

Girişimci Yanlızdır




Sürekli fikirleri olan ama bir türlü harekete geçmeyen ve kendine girişimci diyenlerden bahsetmiyorum. Fikir üreten, uygulayan, sonucu ne olursa olsun denemekten çekinmeyen girişimciler bahsini ettiğim.
Kendi işinin sahibi olma, işveren olma, projeler üretme, hakkında haberler çıkması ve buna benzer birçok cazibesi var girişimciliğin.
Nadiren de olsa başarısızlık hikayelerinin paylaşıldığı ama bu hikayeleri paylaşanların aslında çoktan büyük işler başardığı, çoğunlukla şişirilmiş başarı hikayeleri ile dolu bir yol girişimcilik yolu.
Doğal olarak çok cazip içinde olmayana, davulun sesinin uzaktan hoş geldiği gibi…
Birçok girişimcinin başından geçmiş, birçoğunun hiç paylaşmadığı, girişimci adaylarının duymaktan pek hoşlanmayacağı gerçekler var hayatta.
Hedefiniz iyi bir girişimci olmak ise, gerçekleri duymaya herkesten çok hakkınız var.
Girişimci yalnızdır, çünkü
Girişimci parasızdır
Tam anlamı ile sıfırdan girişimciliğe başlamış ve hayatında hiç parasız kalmamış girişimci tanımadım hiç. Bazısı ilk girişimini ayağa kaldırana kadar parasız kalır, bazısı hızlı büyürken, bazısı girişimi tutmayınca, ama bir şekilde her girişimcinin parasız dönemi ya da dönemleri olur.
Para ne yazık ki hayatta en önemli ihtiyaçlardan biridir. Para olmadığı zaman, çevrenizde birçok şey ve birçok insan da olmaz.
Bunu yaşamış girişimciler beni iyi anlar.
Girişimci adayları, aman canım, parasızlık da gelip geçer diyebilir. Ancak parasızlığın getirdiği stres ve yalnızlık birçok girişimcinin yarı yolda pes etmesinin en büyük sebebidir.
Çevrenizde gerçek dost dediğiniz birçok insan nedense birer birer uzaklaşır parasız kaldığınızda.
İşte bu yüzden iş hayatında kendini hep olduğundan büyük gösterme çabası vardır. Acıdır, ama bu girişimcilerin tecrübelerinden edindiği sonuçlarla geldikleri noktadır.
Girişimciliğe baş koyan birisi, parasız kalmayı göze alıp, yapayalnız kalacağı günleri baştan bilmeli ve bu yola ufak engellerde pes etmemek üzere çıkmalıdır.
Girişimcinin zamanı azdır
Girişimci normal bir işte çalışan herhangi bir arkadaşı gibi özgür değildir. Arkadaş sohbetlerinde hep özenilen insan olur. Ne güzel, istediğin zaman çalışırsın, istemediğin zaman çalışmazsın diye birçok arkadaşı kıskanır girişimciyi.
Ancak ortalama bir girişimci, haftada 40 saat, herhangi bir işte çalışan birinden neredeyse iki kat daha fazla çalışır.
Girişimcilik özveri ister.
Cuma akşamı, arkadaşların dışarda sohbet edip, eğlenirken ve ısrarla seni arayıp çağırırken, onlara ve kendine binbir bahane bulup, çalışmayı, işine konsantre olmayı gerektirir.
Girişimci, arkadaşlarına, sevdiklerine ve çevresine istediği zamanı hiçbir zaman ayıramaz.
Doğal olarak bir girişimci, herhangi bir işte çalışan birisine göre çok daha yalnız kalır sosyal hayatta da.
Girişimciyi herkes anlayamaz
Girişimci ruhen de yalnızdır.
Doğası gereği, girişimci ruhlu birisi farklı bakar hayata. Birçok kişinin görmediği fırsatları görür, çoğuna delilik gibi gelen fikirleri vardır.
Her girişimci hayatının bir döneminde anlaşılamamak sorunu ile karşı karşıya kalır.
Bir girişimcinin yapacağı en büyük hata, onu anlamayanların, fikirlerine yaptığı anlamsız eleştirilere önem vermektir. Birçok girişimci bu hataya düşer.
Girişimcilerin altıncı hissi kuvvetlidir. Eğer heyecan veren bir fikir gelmişse girişimcinin aklına, onu anlamayanlardan ne onay bekler, ne de destek. Bildiğini yapar ve fikrini harekete geçirir.
Girişimciden girişimciye değişen daha onlarca neden vardır yalnızlık üstüne.
İster ilk projeden itibaren başarı yakalansın, isterse birçok başarısız deneme olsun, girişimcilik denen uzun yolda, eninde sonunda yalnızdır girişimci.
Eğer büyük hayalleriniz varsa, her ufak engelde sendeledikten sonra o uzun yola devam etme gücünü kendinizde buluyorsanız, arkadaş, dost ve ailenizden birçok kişiyi kaybetmeye hazırsanız girişimcilik serüvenine atılın derim.
Büyük hayallere, büyük fedakarlıklar yapmadan ulaşamazsınız.
Kaynak:Ahmet Kirtok

Kazandıracak Bir Web Sitesi Yapmak İçin Neler Gerekli



Web 1.0 döneminde bir web sitesine sahip olmak çok prestijli bir işti. Maliyetlerin de yüksek olduğu o dönemlerde renkli resimlerin yer aldığı, “Başkan’ın Mesajı” başlığı altında patronun kendinden emin bir poz içerisinde verdiği mesajlar, bir kaç resim ve şirketin paylaşmakta zarar görmeyeceği bazı bilgiler paylaşılırdı web sitelerinde. Teknolojinin de o zamanki yapısı itibariyle iletişim tek taraflı ilerlerdi. 10-15 günde bir sayfa güncellenir ve köşeye bir yere en son ne zaman güncellendiği yazılırdı.
Hele şahıs olarak bir siteniz var ise o zaman çok önemli bir kişiydiniz.
Bu yazının konusu bugünün web siteleri ile o zamanki web sitelerini karşılaştırmak değil. Aradaki fark akademik çalışmalara konu olacak çeşitlilikte. Web 2.0’in getirdiklerini yaratıcı bir şekilde uygulayabilen ve kullanıcı kitlesi ile bir bağ kurmayı başarmış etkili sitelerin özellikleri incelendiğinde hepsinin şu konu başlıklarında aynı performansı sergilediğini görüyoruz.
Siz de kazanan bir web sayfası yapmak veya var olan sitenizin performansını arttırmak istiyorsanız aşağıdaki maddelere bir göz atın.
1- Markalama
Yarattığınız markanın görselini ve mesajını online ve offline reklamlarda verdiğiniz gibi bire bir dijital platformda da verin.
2- Eksiksizlik
Ürünün kendisi ve müşteriye sunacağı fayda ile ilgili derinlemesine tüm bilgileri tüketiciler ile paylaşın. Tüketici gibi düşünün ve tüketicinin ürün ve marka ile ilgili talep edebileceği ve tecrübe etmek isteyeceği bütün bilgiyi müşteriye sunun.
3- İşlevsellik
Bir siteyi rakiplerinden ayıracak ve başarıya götürecek özelliklerden biri sitenin basit kurgulanmış ve gezinmenin kolay olacak şekilde tasarlanmış olmasıdır. Başarılı siteler doğru içerikleri doğru yerde ve doğru zamanda veren sitelerdir.
4- Etkileşim
Siteniz müşteri ile etkileşiminize izin vermiyorsa siteyi cok geçmeden kapatın çünkü kaybedeceksiniz. Etkileşim içerisinde olmak webin doğasında olan bir şeydir. Doğaya aykırı hareket etmeyin. Etkileşimi arttırdıkça ziyaretçilerin sitenizde kaldıkları süreyi de arttırabilirsiniz.
5- Görsellik
Web bizlere sınırsız dinamik resimler, görsel uygulamalar, Flash animasyonlar kullanmamıza olanak tanıyor. Durağan resimler ve kelimeler yerine bunları kullanmaya ne dersiniz?
6- Uygun Reklam Alma
Sitede yer alan herşeyden sorumlu olduğunuzu unutmayın. Siteniz reklam çekecek kadar başarılı olmuşsa, sitenize alacağınız reklamın içeriğiniz ile uygun olması konusuna özen gösterin. Uygun reklamlar size ve markanıza da değer katacaktır. Alakasız reklamlar ziyaretçilere rahatsızlık verecek ve onları siteden kaçıracaktır.
7- Topluluk Yaratma
Başarılı site uygulamaları ziyaretçilerin kendi profiline yakın diğer ziyaretçilerle bağlantı kurmasına ve tecrübelerini paylaşmasına imkan tanımaktadır. Bu özellik ürün ve markaya duyulan güveni ve bağlılığı arttırmaktadır. P&G’nin Pamper için geliştirdiği “Pampers Köyü” buna güzel bir örnektir. Pamper Köyü’nde anne adayları ve yeni anneler bir araya gelip birbirleri ile tecrübelerini paylaşmaktadırlar. Büyük düşünün ve bir platform olmaya doğru gidin.
Müşterilerinizin size “yapışmasını” ve sizinle uzun süreli bir ilişkiye girmesini istiyorsaniz o zaman “yapışkan” bir site yaratın ve etkileşimi yönetin.
Kaynak:Sosyal Medya

Özgüven arttırma yolları


Özgüven kişide bulunması gereken önemli bir özelliktir. Bu zorlu yaşamda zorluklarda mücadele etmemizi ve dayanma gücümüzü arttır. Özgüven insana güç verir daha fazla çabalamaya, daha zor güçlüklerle başa çıkmaya ve elde ettiğimiz başarılardan keyif almamızı sağlar.
Yaşamanıza bağlı olarak başka insanlar veya çevremizdeki olaylar kendimize olan özgüvenimizi arttırır veya azaltır. Yaşama özgüvenli bir şekilde yaklaşmak ve bunu sürdürmek önemlidir. Ancak, aşırı bir güven duygusu ile hareket ederek kendimizi ve diğer insanları tedirgin etme riskini de almamak gerekir.
Özgüvenimiz olmadığında karşımıza çıkacak engelleri aşabilme yeteneğimiz olup olmadığından şüphe ederiz. Gerekli olan bilgi ve beceriye sahip olduğumuzu bildiğimiz halde endişe ve huzursuzluğa kapılırız.
Ancak bunun normali makbuldür, aşırı bir güven duygusu içinde davrandığımızda; sınırlarımız olduğunu kabul etmek istemeyiz, yeteneklerimiz hakkında gerçekçi olmayan düşüncelere kapılırız. Üzerimize aşırı iş yükü alırız, böylece her zaman iyi iş yapamayız. En iyiyi bizim bildiğimizi düşünürüz, önerileri göz ardı ederiz, bize yardım etmek isteyenleri de genellikle reddederiz.
Olması gereken düzeyde bir özgüvene sahip bulunduğumuzda ise; en iyi için çaba göstereceğimizi ve kabul edilebilir bir sonuç ortaya koyacağımızı bilerek işleri ele alırız. Bir işi yapamadığımızda mazeret üretmek yerine yeniden denemeye başlarız. İlk seferinde tümüyle doğru olarak anlamadığımız ya da yapamadığımız bir işin dünyanın sonu anlamına gelmediğini biliriz. Hatalarımızı dert etmek yerine onlardan ders almasını becerebiliriz. Bir çok durumla ve sorunla daha iyi baş edebiliriz.
Ulaşmak istediğimiz hedeflerimizin peşinden giderken özgüven bize güç verir. Başarılarımızla doyum ve rahatlık hissetmemize izin verir. Özgüvenimizin güçlü olması durumunda başarı bize doğal ve doğru gelir.
Birçoğumuz, belirli zamanlarda, belirli insanlarla karşılaştığımızda kendimizi yeterince özgüvenli hissetsekte bazı durumlarda bu özgüveni yitiririz.
Bunun için kendimize şu soruları sormalıyız ve mümkün olduğunca dürüst cevaplar vermeliyiz.
Karşısında özgüvenimizin en yüksek olduğunu düşündüğümüz insanlar kimlerdir? Neden?

Onlar, bize özgüvenimizi artıracak ne söylüyorlar veya ne yapıyorlar?
Kendimize en çok güvendiğimiz zamanlar hangileridir? Yeteneklerimizden emin olduğumuz ve kendimizi en rahat hissettiğimiz durumlar nelerdir?

Ne zaman kendimize olan güvenimizin en düşük olduğunu hissediyoruz?
Özgüvenimizi azaltanlar nelerdir? Hangi insanlar ve hangi durumlar bizim kendimizi güvensiz hissetmemize neden oluyor? Söylenen ya da yapılanlar nelerdir?
Bu sorulara cevap verirken hazır olmadığınız yeni durumlardan ya da kıyafetinizin ve dış görünümünüzün iyi olduğu zamanlardan söz edebilirsiniz. Özgüven, çoğunlukla, kendimizi nasıl hazırladığımız ve kendimizi nasıl gördüğümüz ile ilgilidir. Özgüven gelip giden, azalıp artan bir duygudur. Bazı günler kendimizi diğer günlere göre daha güvenli ve güçlü hissederiz. Bazı günlerde de kendimizi arkadaşlarımızın yanında yetersiz hissederiz veya kendi yeteneklerimizi sürekli olarak onlarınki ile kıyasladığımız durumlar yaşarız.
Özgüvenimizin zayıfladığı durumlarda yapabileceğimiz ilk iş, hiç kimsenin mükemmel olmadığını kabul etmektir. Belki, başka insanların sizin sahip olmadığınız becerileri vardır. Ancak, siz de büyük olasılıkla onların yapamadığı bazı şeyleri yapabiliyorsunuz.
Özellikle, onlarla rekabet edebileceğiniz alanlarda kendi yeteneklerinizi geliştirmeye odaklanın. Tüm yapabileceklerinizi aklınıza getirin, yapamayacaklarınız için fazlaca endişelenmeyin, onlara takılıp kalmayın.
Olumsuzlukları mümkün oluğunca düşünmeyin yapabileceğiz şeylere odaklanın sonuç olarak hepimiz birer insanız, bazı insanların yetenekleri sizden üstün olabilir onun 1 saatte yapabildiğini siz 3 saatte yapabilirsiniz
Özgüveni artırmanın iyi bir yolu, yaşamdaki başarılarımızı hatırlamaktır. Sahip olduğumuz tüm yeteneklerimizi, iyi kullandığımız becerilerimizi aklımıza getirelim ve güvenli davranarak kazançlı çıktığımız zamanları hatırlayalım.
Eğer, siz de özgüveninizi kazanmak ve geliştirmek istiyorsanız, yeteneklerinize önem verin ve kabuğunuzdan çıkın. Daha rahat ve girişken davranmayı öğrenin. Fikirlerinizi daha sesli ifade edin. Sorumluluklar alın. İş yaşamınızda karar alma süreçlerinde ve uygulamalarda daha aktif olarak kendinizi ön plana çıkartın. Enerjik olmak için bu tür insanları kendinize örnek alın. Cesaretli olun, hata yapmaktan korkmayın. Başarısızlıkların da birer ders olduğunu ya da başarı yolunda küçük mola aralıkları olduğunu düşünün. Elde ettiğiniz her başarıyla özgüveninizin daha fazla arttığını göreceksiniz.